TAPELERDEKİ SES MONTAJI İDDİALARINA BİLİMSEL CEVAP
Kayda alınmış konuşma
seslerinde montaj olup olmadığı bilimsel olarak aşağıdaki parametrelere
bakılarak değerlendirilebilir.
1) DİP SES
2) SES TONU
3) SES VURGUSU
4) SES REZONANSI
5) SES EKOSU
6) SES ŞİDDETİ
7) SES BİNMESİ
8) PSİKOLOJİK DURUM
9) KONUŞMA HIZI
Aynı kişi, farklı zamanlarda, farklı
amaç ve/veya mana adına aynı kelimeleri kullanmış olsa bile yukarıda sayılan
parametrelere bağlı olarak kelimenin ve sesin karakteri değişir. Bu
değişiklikler dinlediğimiz tapelerde montaj olup olmadığı kesin yargısına
varmamızı sağlayacak netliktedir. Bu parametreleri kısa kısa ve tek tek
inceleyelim.
1. DiP SES: Her ortamın ayrı ve kendine özel bir dip sesi
vardır. Bu yazıyı okurken içinde bulunduğunuz ortamda gözlerinizi kapatıp çevre
seslerine konsantre olun. Örneğin hastanede çalışıyorsanız dip sesler farklı,
okuldaysanız farklı, kütüphanede farklı, bankada farklı, Şişli'deki evde
farklı, Üsküdar'daki evde farklı, galata köprüsünde farklı, fatih köprüsünde
farklıdır.Üstelik bu ortamların farklı zamanlarda bile farklı dip sesleri
vardır. Sabah farklıdır mesela galata köprüsü sesi, gece farklıdır. Ofis
ortamınız da, hastane de öyle. Yazın da farklıdır, kışın da. Sadece dışarıdaki
cırcır böceği, ya da kar fırtınası farklılaştırmaz dip sesi üstelik. ortamda
bulunanların giysilerinin kumaş hışırtısı bile, ses emici özellikleri bile
farklılaştırır ortam sesini. Bunlar gibi çoğaltılacak on binlerce permutasyon
açıkça ortaya koymaktadır ki; dip ses
devamlılığı, bir tapenin montaj olup olmadığının en önemli göstergelerindendir.
Üstten konuşan sesleri montajlasanız bile ortam sesi montajlanamaz. Ortam
seslerini. kesemezsiniz, silemezsiniz, ses sıçrar, ses kırılır. Seloteybi
sayfayı yaralamadan sökemediğiniz gibi, dip sesi, üstteki konuşma sesinden
ayıramazsınız, sıyıramazsınız. Böyle bir teknoloji bu güneş sisteminde mevcut
değildir. Son günlerdeki örneklere dönecek olursak, karşılıklı konuşan
kişilerin içinde bulundukları ortam her ne ise, dip seslerde sıçrama yoktur,
kesinti yoktur. Dip sesler
açısından 17 Aralık süreci tapelerinde MONTAJ YOKTUR.
2. SES TONU: Aynı
ortam içinde; aynı cümleyi aynaya dönük söylesen farklı, duvara dönük söylesen farklı,
perdeye dönük söylesen farklı ses çıkar. Ayna, cam, mermer, metal gibi dokular
sesi hiç emmeden aynen yansıtır. Duvar, ahşap, toprak gibi dokular sesi kısmen
emer, kısmen yansıtır ve farklı yansıma olur. Perde, kumaş, koltuk varsa
ağzınızın yakınında, önünde, ses çoğunlukla emilir, yansınmasıyla boğuk bir ses
verir, yani farklıdır. Örneğin diyelim başbakansınız ve ekonomi bakanınızla
yaptığınız bir konuşmada "bunlar milletin paraları. yetim hakkı yedirmem"
cümlesi geçti ve cümlenizi içinde bulunduğunuz VIP aracınızın camından dışarı
bakarak söylediniz. Başka bir konuşmanızda ise diyelim ki; "enflasyonu
sıfırla. bu bizim görevimizdir" dediniz. Bu konuşmayı da diyelim ki aynı
protokol yolunda, aynı VIP aracın içinde, hemen hemen aynı standart ısı,
basınç, nem ortamında yaptınız. Ve fakat bu kez önünüzdeki koltuğa doğru
konuştunuz. Diyelim ki bu iki konuşma dinlendi ve kötü niyetli birisi çıktı, bu
iki cümleyi montajlayarak "paraları sıfırla" cümlesini oluşturdu. "paraları"
kelimesiyle "sıfırla" kelimesinin ses emilim ve yansımaları cam ve
koltukta değiştiği için arada ton farkı oluşur ve ortalama bir insan kulağı
bile bunu ayırt eder. Evde deneyebilirsiniz. Özetle bir cümleyi bir konuşmadan,
birini diğerinden alsanız ve montajlasanız, aradaki ses tonu devamlılığındaki
sıçrama ve kırılmalar sizi ele verir. Ses tonları açısından 17 Aralık süreci tapelerinde MONTAJ YOKTUR
3. SES VURGUSU: Kültürel
ve sosyal alışkanlıklara bağlı olarak cümle kuruluş yapısından, sözcük
vurgulamaya kadar ses vurgusu kişiden kişiye değişir. Bununla birlikte aynı
kişi bile kurduğu bir cümlenin içinde aynı kelimeyi iki kere kullansa,
kelimenin yerine göre vurguyu farklı kullanır. Kelime cümlenin sonundaysa, ses
kapanır. Aynı kelime cümlenin sonundaysa ama cümle soru cümlesiyse, aynı kelime
bu kez ses yukarı yönlenerek açık olarak sonlanır ki, karşımızdaki cümle
sonunda görünmeyen soru işaretini anlasın. Hal böyle olunca, farklı zamanlarda,
farklı vurgularla kullanılmış kelimeciklerin cımbızlanmasıyla kelimeleri arka arkaya
dizerek pürüzsüz bir cümle kuramayacağınız açıktır.
Ses vurgusu açısından 17
Aralık süreci tapelerinde MONTAJ
YOKTUR
4. SES REZONANSI: Rezonans, birbiriyle ilişkili küçük kuvvet ve etkilerin toplanması
sonucunda daha da büyük etkiler yaratmaktır. Örneğin gitar, keman, ud gibi
çalgıların gövdelerindeki deliğin altındaki boşluk, tellerden çıkan sesin
yüksek çıkmasına neden olur. İnsanda sesin rezonansında ise gırtlak, ağız,
burun boşlukları kişiden kişiye değişerek sese karakteristik özellik
kazandırır. Bir kişinin farklı zamanlarda yapılan ses kayıtlarında aynı
rezonansı verebilmesi için asla, nezle olmaması, farenjit, larenjit gibi
toplumda oldukça sık görülen üst solunum yolları enfeksiyonlarına hiç
yakalanmaması gibi bir insan üstü durum gerekmektedir. Dişler sağlam, diş
etleri sağlam, sinüsler ömür boyu açık olmalıdır. Yukarıda anılan değişkenlere,
rezonansı etkileyecek değişiklikleri de ekleyecek olursanız, farklı zamanlarda cımbızlanmış kelimeleri arka arkaya dizerek pürüzsüz bir
cümle kuramayacağınız açıktır.
Rezonans
açısından 17 Aralık süreci tapelerinde MONTAJ YOKTUR.
5. SES EKOSU: Sesimiz
yatak, yorgan, kalın perde, halı olan yatak odasında farklı, asansörde farklı,
hamamda farklı eko yapar. Ses çevre dokulara çarpınca ya emilir, ya yansıtılır.
İçinde bulunduğumuz ortama bağlı olarak yankılanması telefonda dahi olsa karşı
taraftan kolayca anlaşılır. Çoğunuz tuvaletten telefonla konuşurken karşımızdakinden
"nerdesin sen?" sorusunu duymuşuzdur. Bu soru aslında nerede
olduğumuz anlaşılmasına rağmen karşımızdakinin kibarlığından dolayı
"nerdesin?" diye sorulmuştur. Tuvalet örneğinden devamla bir
bildiğiniz örneği de geliştirmek isterim. "Sifonu mu çektin sen?"
sorusuyla da karşılaşmışızdır neredeyse hepimiz. Buradaki örneği eko için
değil, dip ses için verdiğimi anlamışsınızdır. Maddemizin aslına dönersek, yüksek
tavanlı bir odanın ekosu farklıdır, araba içinin farklı. İçinde bulunduğumuz ortamdaki
eko değişikliklerini de hesaplarsanız;
farklı zamanlardan cımbızlanmış kelimeleri arka arkaya dizerek pürüzsüz bir
cümle kuramayacağınız da açıktır.
Ses
ekosu açısından 17 Aralık
süreci tapelerinde MONTAJ YOKTUR.
6. SES ŞİDDETİ: İçinde
bulunduğumuz ortamdaki diğer seslerin sesimizi boğmaması için, şiddetimizi
artırırız. Şiddetin artması, sesin enerjisini artırdığı gibi rengini de
değiştirir. Vurgularımızı, cümle sonlandırmalarımızı değiştirir. Örneğin şu
anda oturduğunuz yerden: "oğlum sana ne diyorum, sen ne anlıyorsun?"
diye bir cümle kurun, alçak sesle... Şimdi de aynı cümleyi biraz daha yüksek
sesle kurun... ve şimdi de aynı cümleyi daha da yüksek sesle kurun ve kendi
sesinizi dinleyin her seferinde. Ve şimdi buyurun bu üç cümledeki aynı
kelimeleri birbirine karıştırarak yeniden yapılandırın. Araya başka bir sözcük
almamanıza, vücut pozisyonunuzu değiştirmemenize, yüzünüzün yönünü
çevirmemenize, ısı, nem değişiklikleri olmamasına, aynı solunum sistemi sağlık
durumunuza, aynı psikolojik yapınıza rağmen cımbızlanmış kelimeleri arka arkaya dizerek
pürüzsüz bir cümle kuramadığınızı görürsünüz.
Ses şiddeti açısından 17 Aralık süreci tapelerinde MONTAJ YOKTUR.
7. SES BİNMESİ: Biz
filmciler, çekim sırasında oyuncuların birinin cümlesini bitirmeden, diğerinin
onun sesinin üstüne konuşmasını istemeyiz. Çünkü çekimler bitip sıra montaja
geldiğinde bu çözümlenemeyen bir sorun olarak karşımıza çıkar. Örneğin kadın
oyuncunun cümlesini; çekimin diyelim ki ikinci tekrarından almak istiyoruz ve
karşısındaki erkek oyuncunun konuşmasını ise oyununu daha çok beğendiğimiz için
dördüncü tekrardan kullanacağız. Ama ne var ki oyuncular her iki çekimde de
seslerini üst üste bindirmiş olsun. Böyle bir durumda kadın oyuncunun
görüntüsünü 2.tekrardan, erkek oyuncunun görüntüsünü ise 4.tekrardan alırsanız
-ki böyle olsun istediğinizi var saydık, ses konusunda sorun yaşayacaksınız
demektir. Çünkü üst üste binen sesler birbirlerinden ayrıştırılamaz, sayfayı
yaralamadan seloteybi sökemediğiniz gibi. Özetle tapelerdeki seslerin
üst üste binmelerine (over lap) bakarak dahi, farklı zamanlardaki konuşmalar
olmadığını anlamak hiç de zor değildir. Baba-oğul, ya da Bakan-Gazeteci
konuşmalarındaki over lap'lere bakarak net bir sonuca varılabilir.
Ses binmesi açısından 17 Aralık süreci tapelerinde MONTAJ YOKTUR.
8. PSİKOLOJİK DURUM:
Farklı psikolojik durumlarda, aynı sözcükler, aynı ortamlarda ve ortam
koşullarında dahi farklı titreşimlerle çıkar ağızdan. Bir cümlenin başıyla
sonundaki psikolojimiz değişiyorsa ve bununla birlikte başta da, sonda da aynı
sözcük kullanılsa bile titreşim farkı oluşur. Bu daraltılmış örnekten yola
çıkarak; ses özelliğinin yukarıda anlatılan iklim, ortam, pozisyon
farklılıklarından doğacak değişimlerine, psikolojik durum değişikliğinin de
eklenmesiyle, farklı zamanlarda kullanılan sözcüklerin bir araya getirilerek
montajlanamayacağı aşikardır. Tansiyonumuz yüksekken sesimiz farklı, düşükken
farklı, şekerimiz yükseldiğinde farklı, düştüğünde farklı, midemiz yanarken
farklı, başımız ağrırken farklıdır. Bu sayılan fiziksel bozukluklar, bir önceki
makalede anlatılan sesin oluşmasında direk etkili organ ve dokuları değil,
psikolojimizi değiştirdiği için sesimizin karakterini değiştirir. Bu kadar
değişken psikolojik yapılarımıza, ortam değişikliklerini de eklerseniz; farklı
zamanlardan cımbızlanmış kelimeleri arka arkaya dizerek pürüzsüz bir cümle
kuramayacağınız açıktır. Psikolojik
devamlılık açısından 17 Aralık
süreci tapelerinde MONTAJ YOKTUR.
9. KONUŞMA HIZI: Vaktimizin
azlığına ya da çokluğuna; telaşımıza ya da sakinliğimize ve elbette fiziksel ve
psikolojik durumumuza bağlı olarak konuşma hızımız değişir. Bu değişkenler bir
yana, herkesin kendine özgü bir konuşma hızı alışkanlığı vardır. Bu hız bazen
arka arkaya gelen kelimelerin biri bitmeden diğerine sesi bağlayacak kadar
hızlı olabilir. Bu yapışık kelimelerin arasına girerek birbirinden ayırmak ve
farklı zamanlarda, farklı ortamlarda kurulmuş cümlelerin arasına yerleştirmek
imkansızdır. Örneğin ben; "Mustafa Altıoklar" derken genellikle
ortadaki a'ları yuvarlar ve "Mustafaaltıoklar" şeklinde iki kelimeyi
bağlarım ve hemen hemen 100 kişiden 99'u; "Mustafa?" diye sorarak
devamını anlamadığını ifade eder. Mevcut güneş sistemimizde hiçbir teknoloji
benim "mustafaaltıoklar" olarak kurduğum yapının arasına girip iki
kelimeyi ayırarak "Mustafa" ve "Altıoklar" olarak ayrı ayrı
cümlelerin içine yerleştiremez. Ya birincinin sonundaki "a"dan, ya da
ikincinin başındaki "a"dan vazgeçmek zorundadır. Yani ya;
"Mustafa" ve "ltıoklar" gibi ayırabilir, ya da;
"mustaf" ve "altıoklar" olarak ayırabilir. Kaldı ki, bu
ayrımda bile sonda ya da başta bir ses "hık"laması olur.
Konuşma hızı açısından 17 Aralık
süreci tapelerinde MONTAJ YOKTUR
SONUÇ: 17 Aralık süreci tapelerinde DUBLAJ ya da MONTAJ YOKTUR.
Mustafa Altıoklar
Doktor-Film Yönetmeni- Bahçeşehir Üniversitesi Öğretim
Görevlisi
Biz de yalanlari aciga cikartiyoruz. Sitemize destek verirseniz cok seviniriz. Hep beraber yalanlari sifirlayalim: www.argume.com
YanıtlaSil