23 Ekim 2016 Pazar

DEMOKRASİ MANİFESTOSU

1. Devlet ceberut bir efendi değil, alçak gönüllü bir hizmetkâr olmalıdır.

2. Özgürlük kayıtsız ve şartsız olmalıdır. Tüm vatandaşlar ulusal ya da toplumsal köken, ırk, renk, cins, dil, din, inanç, siyasi görüş ya da herhangi bir başka ayrım gözetilmeksizin bütün hak ve özgürlüklerden eşit olarak yararlanmalıdır. Ne ki; mevcut siyasi partiler bir yandan özgürlük sözcüğünü ağızlarından düşürmezken, diğer yandan kendi ikiyüzlü sahte özgürlük paketleriyle toplumun karşısına çıkmaktadır. İşte onlar; “kendine liberal”, “kendine demokrat”, ”kendine halkçı”, “kendine Müslüman”dır. Oysa evrensel çerçevede özgürlük paketi, herhangi bir parçanın kabulü ile değil; tüm parçaların kabulü ile işlerlik kazanır. Dilden, dinden, inançlardan, yaşam biçiminden, giyim tarzından, başörtüsünden, cinsel kimlikten, bedenden, bebekten, haber alma özgürlüğünden, üniversitelerden devletin elini, dilini ve yargısını çekmesi şarttır.

3. İfade özgürlüğü sınırsız olmalıdır. Herkesin düşünce ve anlatım özgürlüğüne hakkı vardır. Bu özgürlük ülke sınırları söz konusu olmaksızın bilgi ve düşünceleri her araçta arama, elde etme ve yayma hakkını içerir ve anayasal güvence altına alınmak zorundadır. Demokratik açık bir toplum için tüm vatandaşlar fikirlerini iç ve dış sansüre tabi tutmadan ifade edebilmelidir. Şiddet kullanarak fikirlerini kabul ettirmeye çalışmamış ancak sadece siyasi görüşlerinden, fikirlerinden dolayı suçlu bulunup cezalandırılmış herkes özgür bırakılmalı ve itibarları iade edilmelidir.

4. Basın özgürlüğü şarttır. Basın kuruluşlarıyla siyasiler ve yakınları arasındaki finansal bağlantılar yasaklanmalı, gizli ilişkiler şiddetle cezalandırılmalıdır.

5. Düşünce ve ifade özgürlüğü güvence altına alınmalıdır. Toplantı, gösteri ve örgütlenme özgürlüğü, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ne sadık kalınarak uygulanmalıdır.

6. Toplantı, gösteri, yürüyüş ve örgütlenme özgürlüğü anayasal haktır. Polisin demokrasinin sağladığı hak ve özgürlükleri kısıtlamaması, tam tersine kısıtlayana mani olması şarttır. Toplantı, gösteri ve yürüyüş sırasında provokasyon yapan ya da orantısız güç kullanan polis insanlık suçu işlemiş addedilmeli ve yargıya hesap vermelidir.

7. Özel yaşam kutsaldır. Hiç kimse, özel yaşamı, ailesi, konutu ya da yazışması konularında keyfi müdahaleye, saldırıya uğrayamaz. Herkesin, bu müdahale ve saldırılara karşı yasa ile korunmaya hakkı vardır. Haberleşme özgürlüğü, milli güvenlik maskesiyle baskı altına alınamaz. Herkes kendi mahrem hayatını özgürce yaşama hakkına sahiptir. Suçluları tespit etmek için telefon dinlemek, her sistemde yapılabilecek bir polisiye tedbirdir. Ancak telefon dinlemelerini siyasi erk kazanmada bir silah olarak kullanmak, bunun üzerinden kişileri özel hayatları ile tehdit etmek; işkence yapmak ile eşit oranda insanlık suçu sayılmalıdır.

8. Din ve vicdan özgürlüğü haktır. Bu hak din ya da inanç değiştirme; dinini ya da inancını tek başına ya da topluca, açık ya da özel olarak öğretim, uygulama, tapınma ve anma bağlamında açığa vurma özgürlüğünü içerir. İnanç özgürlüğü tüm inanç sistemlerine ve inançsızlara karşı eşit özgürlük ilkesine uygun olmalıdır.

9. Dinde zorlama yoktur. Evrensel özgürlük anlayışında zorlama olamaz. Bir taraftan “Dinde zorlama yoktur” derken, diğer yandan dayatma kabul edilemez. Ana babalar, çocuklarına verilecek eğitim türü için öncelikli seçme hakkına sahiptir. İnanç özgürlüğü doğrultusunda zorunlu din dersleri derhal kaldırılmalıdır. Zorunlu din dersleri devletin resmi seçimiyle zorunlu Sünni İslam dersleri şeklinde uygulanmaktadır. Bunun yerine tüm dinler ve din karşıtlığı hakkında bilgi veren, tarafsız ve eleştirel felsefe dersleri olmalıdır.

10. Cem Evleri ibadethane olarak tescillenmelidir. Ruhban okulu açılmalıdır. Her türlü inanç sistemi, her türlü ibadet etme biçiminde özgür bırakılmalıdır. Diyanet İşleri derhal kaldırılmalı, inanç sistemleri mensuplarının bağışları yoluyla finanse edilmelidir. Hristiyan’ın, Yahudi’nin, ateistin, putperestin vergisiyle hac olmaz.

11. Devlet laik olmalıdır. Şarttır. Devlet tüm vatandaşlarının inanç ya da inançsızlık özgürlüğünün garantörü olmalı ve bunu sağlarken laiklik ilkesine sıkı sıkı sarılmalıdır.

12. Tüm vatandaşlar cins ayrımı gözetilmeksizin bütün hak ve özgürlüklerden eşit olarak yararlanmalıdır.  Kadınların özgürlük ve eşitliği sözde kalmamalıdır. Kaç çocuk doğuracağına, doğurup doğurmayacağına sadece kadın karar verebilir. Evlenme çağına gelen her erkek ve kadın, ırk, uyruk ya da din bakımından hiçbir sınırlamaya bağlı olmaksızın evlenme ve aile kurma hakkına sahiptir. Söz konusu kişiler, evlenme konusunda, evlilik süresince ve evliliğin sona ermesinde eşit haklara sahiptirler. Evlenme ancak, evleneceklerin özgür ve tam rızası ile gerçekleştirilebilir.

13. Herkesin, doğrudan ya da özgürce seçilmiş kişiler aracılığıyla ülkesinin kamu yönetimine katılma hakkı vardır.

14. Herkes ülkenin kamu hizmetlerinden eşit olarak yararlanma hakkına sahiptir. 

15. Cumhuriyet rejimlerinde halkın iradesi, hükümet erkinin temelidir. Bu irade, gizli ya da buna denk bir yöntemle yapılacak ve genel ve eşit oy verme yoluyla gerçekleşecek olan dönemsel ve dürüst seçimle belirir. Oysa Türkiye’de halkın iradesi barajlarla engellenmektedir. Seçim barajı derhal %0’a indirilmeli, her türlü düşüncenin mecliste yer edinmesini sağlayacak düzenlemelere gidilmelidir.

16. Dokunulmazlıklar kaldırılmalıdır. Bu ayrım, özgürlüğün eşit dağılım ilkesine aykırıdır.

17. Kimse bir başkasının özgürlüğüne, haklarına, konfor alanına, inançlarına ve değerlerine tecavüz edemez. “Başörtüme özgürlük” eyvallah iken, “alkol yasak” olmaz! “camiye özgürlük” eyvallah iken “cemevine yasak” olmaz! “Türkçe ’ye özgürlük” eyvallah iken “Kürtçe ’ye yasak” olmaz! “yandaş medyaya özgürlük” eyvallah iken “karşıt görüşe yasak” olmaz! Kısaca “adalet olmayan yerde özgürlük olmaz.”

18. İnsan yalnızca eşit ölçüde özgür insanlar arasında gerçekten özgürdür. Bir tek insanın bile köleliği tüm insanlığı çiğner ve herkesin özgürlüğünü etkisiz hale getirir. Herkesin özgürlüğü bu nedenle yalnızca herkesin eşitliği halinde gerçekleşebilir. Özgürlüğün eşitlikle gerçekleşmesi; adalettir. Eşitlik ruhun özgürlüğüdür. Yani eşitlik olmadan özgürlük olamaz.

19. Tüm vatandaşlar kanun önünde eşittir. Irk, renk, cinsiyet, dil, din, mezhep, felsefi inanç, siyasî düşünce ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin herkes kanun önünde eşittir. Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz ve ayrım gözetilmeksizin yasanın koruyuculuğundan eşit olarak yararlanma hakkını taşır.

20. Bütün insanlar özgür; onur ve hakları yönünden eşit doğarlar. Akıl ve vicdana sahiptirler ve birbirlerine karşı kardeşçe davranmalıdırlar. Kardeşlik ötekileştirmemektir. Ötekileştirmek, kendi özüne ötekileşmektir. Temel mesele dindar/laik, Alevi/Sünni, Türk/Kürt, ulusalcı/liberal sağcı/solcu, gibi birbiriyle çelişen kavramların tarafı olmak değildir. Temel mesele ait olmadığımız tarafın varlığını inkâr edip, bizim gibi yapmaya, asimile etmeye çalışmak; olmuyorsa ötekileştirerek dışlamak, haklarını gasp etmekten kaynaklanmaktadır. Türkiye halkları, geçmişte yaşadığı ayrışmaları, bölünmeleri ve küslüğü unutmak, kimseyi ötekileştirmeden, tüm kesimlerin hoşgörü ve saygı çerçevesinde bir araya gelebileceği kardeşçe bir yaşam istemektedir. Türkler, Kürtler, Aleviler, Sünniler, dindarlar, ateistler, Kemalistler, liberaller, komünistler, sosyalistler, çevreciler, eşcinseller ve istisnasız herkesin empati kapasitesini arttıracak ve kardeşliği güçlendirecek sosyal projeler derhal hayata geçirilmeli ve desteklenmelidir.

21. Demokrasi sözde değil, insan onuruna en yakışan biçimde; özde olmalıdır. Tüm vatandaşların devlet politikasını şekillendirmede eşit hakka sahip olduğu bir yönetim biçimi haline getirilmelidir.

22. Demokrasi; özgürlük, eşitlik, kardeşlik ilkeleri çerçevesinde tanımlanmalıdır. Toplumsal dayanışmanın her alana yayılımını, gelirin adaletli dağılımını, eşitlikçi bir rekabet ve hakça paylaşımla, toplumun tamamının refah seviyesin ve yaşam kalitesinin yükseltmesini hedeflemelidir.

23. Demokrasi çoğulcu olmalıdır. Denetimden uzak demokratik sistemlerin, otokratikleşerek bireysel hakları ihlal eden "çoğunlukçu" sisteme dönüşme riski nedeniyle, ileri demokrasi, çoğulcu demokrasi olmalıdır. Çoğulcu demokrasi toplumdaki farklılığı ve çokluluğu kabul eder. Bu nedenle; (1) güçler ayrılığı ilkesinin kuvvetle korunması ve dengeli olması (2) merkezi otoritenin gücünün perifere yayılması ve böylece yerel yönetimlerin güçlenmesi (3) sivil toplum kuruluşlarının etkinlik ve özgürlük alanlarının artırılarak katılımcı demokrasinin gelişmesi şarttır.

24. Güçler ayrılığı ilkesi demokrasinin olmazsa olmazıdır. Özgürlükçü ve eşitlikçi demokrasilerde (1)Yasama (2)Yürütme (3)Yargı kurumlarının birbirlerinden bağımsız ve eşdeğer güçte olması ve yekdiğerini denetleyebilmesi, otokrasiyi yani, iktidarın tek elde toplanmasını engellemek adına hayati öneme sahiptir. İktidarın bu üç kurum arasında paylaşımı; demokratik yollarla iktidara gelen kişiler ya da partilerin kendi diktatörlüklerini kurma heves ve girişimlerinin dünyayı sürüklediği felaketlerden elde edilen tecrübeler üzerine geliştirilmiştir. Güçler ayrılığı ilkesi ile karşılıklı denetimin önemi, Adolf Hitler’in demokratik yolla iktidara gelmesinden sonra, yasama, yürütme ve yargıyı tekelinde toplayarak dünyayı yangın yerine çevirmesinden sonra anlaşılmıştır. Güçler ayrılığı ilkesinin işlemediği demokratik sistemlerde, yasamanın (meclisin), yürütmenin (hükümetin) kontrolü altına girme ve otokratikleşme tehlikesi her zaman mevcuttur. Bu nedenle güçler ayrılığı ilkesi korunmalıdır, şarttır.

25. Güçler ayrılığı ilkesinin yasama görevini ileri demokratik sistemde meclis üstlenir. Meclis; adil rekabet, adil seçim ve eşit oylama ilkeleriyle halkın temsilcilerini özgür seçimlerle belirleyerek oluşturduğu bir kurumdur ve milli iradeyi temsil etmelidir. Bu nedenle seçim barajı kaldırılmalıdır. Sıfırlanmalıdır. Milli irade demokratik parlamenter sistemden bahsediyorsak; meclise tam yansımalıdır.

26. Seçimler adil olmalıdır. Seçimler; retina taraması, parmak izi karşılaştırması vs gibi mükerrer ya da sahte oy kullanımını önleyecek ve %100 digital olan ve tüm katılımcı parti temsilcileri tarafından on-line denetlenebilecek bir sisteme kavuşturulmalıdır.

27. Eyalet ve Başkanlık sistemi referanduma sunulmalıdır. Yasama, nüfusu 80 milyona yaklaşan ve çok kültürlü ülkemizde artık merkezi meclisten değil, yerel meclisler üzerinden olmalıdır. Merkezi meclis sistemi yerine, eyalet sistemi (federatif sistem), eyalet meclisleri ve eyalet hükümetleri tartışılmalıdır. Bu sistem halkın egemenliğinin meclise daha fazla yansımasını sağlayacaktır.

28. Her eyaletin kendi seçtiği bir meclisi ve o meclisin içinden çıkan bir hükümeti olmalıdır. 

29. Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti tüm eyalet meclisleri vekillerinden oluşan TBMM içinden seçilir. Başkanlık sistemi bu seçime dayanarak kabul edilebilir.

30. Siyasi partiler yasası demokratik ve katılımcı olmalıdır. Parti içi demokrasi şarttır.
a. Delegelerin de, milletvekillerinin de %50'si 40 yaş altında olmalıdır.
b. Delegelerin de, milletvekillerinin de %50'si kadın olmalıdır.

31. Yargı tam bağımsız olmalıdır. Hâkimler Savcılar Yüksek Kurumu’na Adalet Bakanı ya da müsteşarı katılmamalı, üyeler barolar tarafından seçilmelidir. Başbakan’ı temsilen Adalet Bakanı’nın Başkanlığını yaptığı HSYK’nun bağımsızlığından, dolayısıyla Güçler Ayrılığı ilkesinden söz edilemez.

32. Yargı adil ve açık olmalıdır. Herkes, kendisine yöneltilen herhangi bir suçlama karşısında, bağımsız ve tarafsız bir mahkemece tam bir eşitlikle, adil ve açık olarak yargılanma hakkına sahiptir. Oysa yargı, 12 Eylül referandumundan beri yürütme erkinin altında çalışmaya başlamıştır. Adalet Bakanı’nın HSYK’na Başkan olması ve Bakanlık Müsteşarı’nın onun yokluğunda başkanlığı üstlenmesi, yargı bağımsızlığının ortadan kalktığının ve yargının Başbakanın vesayeti altında kalmasının açık kanıtıdır.

33. Masumiyet karinesi işlerliğe kavuşturulmalıdır. Her sanık, savunması için gerekli bütün güvencenin sağlanmış bulunduğu açık bir yargılama ile suçlu olduğu saptanmadıkça suçsuz sayılır.

34. Hiç kimse keyfi olarak gözaltına alınamaz, tutuklanamaz ve tarafsız uzman kuruluşlar tarafından sahteliği ispatlanmış uydurma delillerle yargılanamaz. 

35. Hiç kimse işkenceye ya da acımasız, insanlık dışı ya da onur kırıcı ceza ya da muameleye uğratılamaz. Oysa uzun tutukluluk süreleri yargısız infaz olarak kullanılmaktadır. Teknolojinin bu kadar gelişmiş olduğu bir çağda, özellikle düşünce kaynaklı suç zanlıları teknolojik takibe alınarak tutuksuz yargılanmalıdır.

36. İnsanlık suçları net olarak yasalarda belirtilmeli ve bu suçla yargılananlar için zaman aşımı kaldırılmalıdır.

37. Anayasa yasama, yürütme ve yargıyı da denetlemelidir. Çoğunluğun yönettiği bir toplumda iktidarda olanların sınırlarını da belirlemeli, çoğunluk tiranlığının kurulmasını engelleyecek bir devlet organı olmalıdır.

38. Anayasa çalışmaları kapalı kapılar ardından çıkartılmalıdır. Parklarda forumlarda maddeler halka anlatılmalı, tartışılmalı, sokağın sesi dinlenmelidir. Digital dünyada bunu organize etmek hiç de zor değildir.

39. Mahkemeler ücretsiz olmalıdır. Adalet talep etmek için başvuran halktan harç alınmamalıdır.

40. Özel Yetkili Mahkemeler demokrasiyle bağdaşmaz. Kaldırılmalıdır.

41. Özel yetkili mahkemelerin 2005 yılından bu yana verdikleri kararlar için yeniden yargılama yolu açılmalı, hatalı ve/veya suçlu bulunan yargıçlar yargılanmalıdır.

42. Faili meçhuller, yargısız infazlar cezasız bırakılamaz. İnsanlık suçu addedilmeli, zaman aşımı engellenmelidir.

43. Gizli tanık uygulamasına son verilmelidir. Gizlilik adalete olan güvene gölge düşürür.

44. Yasa dışı dinlemeler kanıt olarak kullanılamamalıdır. Kullananlar zamanla tespit edilecek olursa, zaman aşımına bakılmaksızın görevden alınmalı ve yargılanmalıdır.

45. Yargıçlar ve savcılar da sıradan vatandaşlar kadar kolaylıkla yargılanabilmelidir.

46. Askeri Yargı kaldırılmalıdır. Askerler de sivil mahkemelerde yargılanmalıdır.

47. Milletvekili dokunulmazlıkları kaldırılmalıdır.

48. Sivil Toplum Kuruluşları katılımcı demokrasinin şartıdır. STK’lar birbirleriyle ortak amaçlara sahip insanların seslerini ve isteklerini sandık dışında da duyurdukları katılımcı demokrasi araçlarıdır.

49. Yürütme erki, her eyalette özerk bir eyalet hükümeti eliyle uygulanmalıdır. 

50. İstikrar adına, koalisyon hükümetlerini engellemek için seçim barajlarıyla milli irade engellenmemelidir. Koalisyon demek, demokrasi; demokrasi demek, koalisyon demektir.

51. Yürütme STK’larla yakın temasta çalışmalıdır. Mecliste sendika ve dernek temsilcilerini temsil eden konfederasyonların temsilcileri için kontenjan milletvekilliği açılmalıdır.

52. Türkiye’de tek bir işsiz kalmamalıdır. Herkesin çalışmaya, işini özgürce seçmeye, adil ve elverişli çalışma koşullarına ve işsizlikten korunmaya hakkı vardır. Devlet ve Belediyelerin istihdamı dört katına çıkartılmalı, devlet daireleri ve belediyeler yedi gün, üç vardiya ve yirmi dört saat çalışmalıdır. Böylece işsiz oranı sıfıra inerken devletin etkin ve seri çalışması sağlanmalıdır.

53. Tüm vatandaşların çalışma saatlerinin düşürülmesi, dinlenme ve boş zamanlarını değerlendirmesi sağlanmalıdır. Hafta tatili üç, yıllık izin otuz gün olmalıdır. Newroz, Paskalya gibi Sünni inanç dışındaki inanç sistemlerinin kutsal günleri de tatil ilan edilerek bayramlar birlikte kutlanmalıdır.

54. Tüm vatandaşların haklarını ve isteklerini dile getirmek ve korunmak için sivil toplum kuruluşu kurmaya ve katılmaya hakkı olmalıdır. 

55. Sosyal Güvenlik geliştirilmeli, yaygınlaştırılmalıdır. Herkesin eğitim, sağlık, yiyecek, giyecek, konut ve gerekli toplumsal hizmetler de içinde olmak üzere sağlığına ve esenliğine uygun bir yaşam düzeyine hakkı vardır.

56. Halkçılık tüm Türkiye halklarını imtiyazsız kapsamalıdır.

57. Milliyetçilik alt kimliklere saygılı ve vatanseverlik vurgulu olmalıdır.

58. Herkes toplumun kültürel etkinliklerine özgürce katılma, güzel sanatları tatma, bilim alanındaki ilerlemelerden ve bunların nimetlerinden yararlanma hakkına sahiptir. 

59. Sanat prangalarından kurtarılmalıdır. Devlet ve hükümet görevlilerinin ne üretim, ne de paylaşım aşamasında sanat eserleri üzerinde kısıtlama uygulamaları, olumlu ya da olumsuz telkinde bulunmaları yasaklanmalıdır.

60. Telif hakları etkin korunmaya alınmalıdır. Herkesin, sahibi bulunduğu her türlü bilim, yazın ya da sanat yapıtlarından kaynaklanan ahlaki ve maddi çıkarlarının korunmasına hakkı vardır.

61. Laik devlet vardır, olmalıdır, şarttır. Laiklik; demokrasinin, belli bir dine ya da mezhebe inanan çoğunluğun tiranlığına dönüşmesini engellemek için devletin tüm dinlere aynı mesafede kalmasını sağlamak üzere geliştirilmiş bir kavramdır. Asla “dinsizlik” anlamına gelmediği gibi; “inançlıları baskı altına alan bir tiranlık” da değildir. Laiklik devletin, tüm inanışlara eşit mesafede durabilmek adına, dinin siyasetten ayrılmasıdır.

62. Laik devlet, herhangi bir dini, mezhebi, inanç sistemini referans almaz. Devletin dinler karşısında tarafsız olmasını savunan prensiptir. Cem evlerinin cami statüsünde olmasını istediği kadar, örtülü kız kardeşlerimizin kamusal alanda istihdamını da istemelidir.

63. Kimliklerden dini inanç ibaresi kaldırılmalıdır.

64. Her birey eğitim alma hakkına sahiptir ve eğitim özerk, parasız, zorunlu, fırsat ve imkân eşitliği sağlanmış bir yapıda olmalıdır.

65. Öğretmen maaşı en az milletvekili maaşı kadar olmalıdır.

66. Kalkınmak toplumun topyekûn mutluluğu için olmalıdır. 

67. Sanayi ve ticaret öncelikle çevre duyarlılığını gözetmelidir.

68. Tarım teşvik edilmeli, modernleştirilmelidir. Topraksız köylü kalmamalıdır.

69. Profesyonel ordu kurulmalıdır. Askerlik görevi kısaltılmalı ve sivil savunma ağırlıklı bir eğitim biçimine dönüştürülmelidir.